| Abdullah-Ahmet Akgül Meali | 
                Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitip (kalktı).  | 
              
                        
                | Abdulbaki Gölpınarlı Meali | 
                Sonra kaşını çattı, suratını astı, | 
              
                        
                | Abdullah Parlıyan Meali | 
                Sonra bir iş yapamamanın üzüntüsü ve öfkesinden kaşlarını çattı, suratını astı. | 
              
                        
                | Ahmet Tekin Meali | 
                Üstelik kaşını çatıp, surat astı, Kuran'ın ve İslâm'ın hedeflerinin planlanan vakitten önce gerçekleşmesini istedi, bekleyemedi. | 
              
                        
                | Ahmet Varol Meali | 
                Sonra suratını astı ve kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Ali Bulaç Meali | 
                Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti. | 
              
                        
                | Ali Fikri Yavuz Meali | 
                Sonra (söyliyecek söz bulamadığından) suratını astı ve kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Bahaeddin Sağlam Meali | 
                Sonra surat astı, kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Bayraktar Bayraklı Meali | 
                21,22,23,24,25. Sonra baktı. Sonra yüzünü ekşitti ve suratını astı. Sonra arkasını döndü ve kibirlendi. Şöyle dedi: “Bu, sadece öncekilerden nakledilen bir büyüdür. Bu yalnızca bir insan sözüdür.” | 
              
                        
                | Cemal Külünkoğlu Meali | 
                Sonra (söyleyecek söz bulamayınca) suratını astı ve kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Diyanet İşleri Meali (Eski) | 
                Sonra kaşlarını çattı, suratını aştı; | 
              
                        
                | Diyanet İşleri Meali (Yeni) | 
                Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Diyanet Vakfı Meali | 
                21, 22, 23, 24, 25. Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi de: «Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil.»  *  | 
              
                        
                | Edip Yüksel Meali | 
                Sonra surat astı, kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | 
                Sonra kaşını çattı, surat astı. | 
              
                        
                | Elmalılı Meali (Orjinal) | 
                Sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı | 
              
                        
                | Hasan Basri Çantay Meali | 
                Sonra (ümîdsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çatdı, suratını asdı. | 
              
                        
                | Hayrat Neşriyat Meali | 
                Sonra (Kur'ân'ın hakikatini o da anladı da inâdî küfründen) kaşlarını çattı ve suratını astı. | 
              
                        
                | İlyas Yorulmaz Meali | 
                Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | Kadri Çelik Meali | 
                Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti. | 
              
                        
                | Mahmut Kısa Meali | 
                Ardından suratını astı, tedirgin ve endişeli bir çehreyle kaşlarını çattı, | 
              
                        
                | Mehmet Türk Meali | 
                Sonra kaşlarını dürdü ve suratın astı. | 
              
                        
                | Muhammed Esed Meali | 
                sonra kaşlarını çatarak dik dik süzer, 10 | 
              
                        
                | Mustafa İslamoğlu Meali | 
                ardından surat astı ve rengi attı. | 
              
                        
                | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | 
                Sonra kaşını çattı, suratını astı. | 
              
                        
                | Suat Yıldırım Meali | 
                Derken suratını astı, kaşlarını çattı. . .  | 
              
                        
                | Süleyman Ateş Meali | 
                Sonra surat astı, kaşlarını çattı, | 
              
                        
                | Süleymaniye Vakfı Meali | 
                Sonra kaşlarını çattı, suratını aştı; | 
              
                        
                | Şaban Piriş Meali | 
                Sonra kaşlarını çatıp, surat astı. | 
              
                        
                | Ümit Şimşek Meali | 
                Sonra kaşını çattı, suratını astı. | 
              
                        
                | Yaşar Nuri Öztürk Meali | 
                Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı. | 
              
                        
                | M. Pickthall (English) | 
                Then frowned he and showed displeasure. | 
              
                        
                | Yusuf Ali (English) | 
                Then he frowned and he scowled; |