| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Öyle bir hale geleceklerdir ki) Başlarını dikerek panikle kaçışıvereceklerdir, göz uçları kendilerine dönüp çevrilmeyecektir. (Herkes en yakınlarını bile unutup, kendi derdine düşecektir) ve gönülleri sanki bomboş kesilmiştir. |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
O gün, başları göğe çevrilmiş, koşup dururlar, göz çevirip kendilerine bile bakmazlar ve yürekleri bomboştur. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
O gün onlar, başları bir kurtarıcı ararcasına yukarı kalkık, bakışları kendilerine bile çevrilip bakamaz halde kalpleri bomboş oradan oraya koşuşup dururlar. |
| Ahmet Tekin Meali |
O gün onlar, kalpleri, zihinleri bomboş olarak, kendilerine göz ucuyla bile bakamaz bir durumda, başları göğe dikilmiş bir vaziyette medet beklercesine davet edene doğru koşarlar.* |
| Ahmet Varol Meali |
(O gün) başlarını dikerek koşarlar. Gözleri hiç kendilerine doğru dönmez. Kalpleri ise bomboştur. |
| Ali Bulaç Meali |
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboştur. |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
Öyle ki, başlarını dikerek koşacaklar; gözleri, kendilerine bile dönüp bakamıyacak. Kalblerinin içi ise, hayır namına her şeyden boştur. |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
O gün başlarını kaldırarak (kendilerini çağıran çağırıcıya) koşup gelirler. (Korkudan) gözleri kapanmaz, gönülleri de bomboştur. |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
O gün başlarını dikerek koşarlar; bakışları kendilerine dönmez. Yüreklerinin içi de bomboştur. |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
(O gün onlar) havaya dikilmiş başları ve hiçbir tarafa bakamayan gözleri ile duyarlıktan yoksun bir şekilde (çağrıldıkları tarafa doğru) koşarlar. |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur. |
| Diyanet Vakfı Meali |
Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar. |
| Edip Yüksel Meali |
Başları boyunları üstüne kaskatı dikilmiş, göz kapakları kıpırdamaksızın korkudan dolayı zihinleri bomboş bir halde koşuşurlar. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
O gün, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bomboş kalacaktır. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Başlarını dikerek koşarlar, nazarları kendilerine dönmez, ve yüreklerinin içi bom boş hevâ kesilmiştir |
| Hasan Basri Çantay Meali |
(O haldeki) hepsi de başlarını dikerek koşacaklar. Gözleri kendilerine bile dönüb bakamayacak. Kalblerinin içi ise (müdhiş korkularından dolayı akıldan) bomboşdur. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
(O gün onlar, artık) başlarını (kendilerine her seslenene) korkuyla kaldıranlar olarak(çağrıldıkları yere) koşacak olan kimselerdir; (öyle ki) bakışları kendilerine (bile) dönemez. Kalbleri ise bomboştur (kapıldıkları dehşetten dolayı hiçbir şey anlamazlar). |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Başları kalkık, gözleri kendi hallerini göremeyecek durumda ve kalpleri boş bir halde koşuşturup duruyorlar. |
| Kadri Çelik Meali |
(O gün) Onlar havaya dikilmiş başları, kendilerine dönmeyen donuk gözleri ve bomboş gönülleriyle zillet içinde bakıp koşuşurlar. |
| Mahmut Kısa Meali |
O dehşet gününde, başları göğe dikilmiş, bakışları bir noktaya kilitlenmiş ve yerlerinden fırlayacakmış gibi çarpan yürekleri bomboş bir hâlde, Rab’lerinin huzuruna varmak üzere nefes nefese koşacaklar. İşte Allah’ın ertelediği o dehşetli Gün budur. |
| Mehmet Türk Meali |
(İşte o gün) gönülleri bomboş bir şekilde, onların gözleri belerir kalır, başlarını dikerek, kendilerini (bile) görecek halleri olmadan kalakalırlar.1* |
| Muhammed Esed Meali |
O Gün onlar, başları [bir medet ararcasına] yukarı kalkık, bakışları kendi hallerini göremeyecek kadar çarpılmış, 56 ve kalpleri bomboş, oradan oraya koşuşup dururlar. |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
(O gün) onlar arkaya kaykılmış[2017] başları, yuvalarına bir türlü dönmeyen fırlamış bakışları ve tamtakır yürekleriyle panik içinde seğirtip dururlar.[2018]* |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
(Öyle ki) Başlarını yukarıya dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine dönüp bakamaz ve yürekleri ise bomboş hava kesilmiş bulunur. |
| Suat Yıldırım Meali |
O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri donup kalmış, kalpleri bomboş koşup dururlar. [54, 8; 20, 108-111; 70, 44] |
| Süleyman Ateş Meali |
(O gün) başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, (öyle donup kalmıştır sanki). Yüreklerinin içi de bomboş havadır. (Şaşkınlıktan, kafalarında düşünce adına bir şey kalmamıştır). |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
O gün kafaları ikna edilmiş, gözleri kırpılmaz halde ve gönülleri arayış içinde boyun eğmiş olurlar. |
| Şaban Piriş Meali |
Gözleri, bakışları kendilerine dönemeyecek şekilde donuklaşmış ve başları dikilmiş olarak dururlar. Gönülleri ise bomboş... |
| Ümit Şimşek Meali |
O gün onlar başlarını dikmiş, kendilerine bakacak halleri kalmamış, kalpleri havalanmış, koşuşup durmaktadırlar. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır. |
| M. Pickthall (English) |
As they come hurrying on in fear, their heads upraised, their gaze returning not to them, and their hearts as air. |
| Yusuf Ali (English) |
They running forward with necks outstretched, their heads uplifted, their gaze returning not towards them, and their hearts a (gaping) void!(1923)* |